-
1 canla başla
mit Leib und Seele -
2 canla-başla
-
3 canla başla
всем се́рдцем; самоотве́рженно; душо́й и те́лом -
4 canla başla
adv. with heart and soul, for dear life, for one's life* * *body and soul -
5 canla başla
with heart and soul -
6 canla başla girişmek
wire away, wire in -
7 canla başla çalışmak
v. work with heart and soul, wade in, wade into -
8 body and soul
canla başla -
9 body and soul
canla başla -
10 wire away
canla başla girişmek, dört elle sarılmak, sıkı tutmak -
11 wire away
canla başla girişmek, dört elle sarılmak, sıkı tutmak -
12 προσήλωση
canla başla bağlılık -
13 put one's nose to the grindstone
canla basla çalismakEnglish to Turkish dictionary > put one's nose to the grindstone
-
14 wait on sb hand and foot
canla basla hizmet etmek -
15 acharner
v pr1 s'obstiner canla başla yapmak2 harceler saldırmak◊s'acharner sur / contre / après qqn — birine şiddetle saldırmak
-
16 activement
-
17 гора
dağ* * *ж1) dağсне́жные го́ры — karlı dağlar
жи́тели гор — dağlılar
уйти́ в го́ры — dağa çıkmak
2) yığın(це́лая) гора́ пи́сем — bir yığın / yığınla mektup
го́ры арбу́зов — yığın yığın karpuz
••горо́й (положить, насыпать) — doruklama, tepeleme
в го́ру — yokuş yukarı
по́д гору — yokuş aşağı
идти́ / кати́ться по́д гору — baş aşağı gitmek, yokuş aşağı yuvarlanıp gitmek
горо́й стоя́ть за что-л. — bir şeyin hararetli savunucusu olmak, canla başla bir şeyden yana olmak
сули́ть золоты́е го́ры — dünyaları vaadetmek
у меня́ то́чно / бу́дто гора́ с плеч свали́лась — sırtımdan dağlar devrilmiş gibi oldum
гора́ родила́ мышь — погов. dağ (doğura doğura) bir fare doğurdu
гора́ с горо́й не схо́дятся, а челове́к с челове́ком сойдётся — посл. dağ dağa kavuşmaz, insan insana kavuşur
-
18 душа
ruh,can,gönül; kişi* * *ж1) врз ruh; can; iç; gönülчелове́к то́нкой души́ — ince ruhlu bir adam
у него́ душа́ поэ́та — şair ruhludur
у меня́ на душе́ неспоко́йно — içim rahat değil
найти́ себе́ рабо́ту по душе́ — gönlüne göre bir iş bulmak
рабо́тать с душо́й — canla başla çalışmak
2) разг. can kişiу него́ на иждиве́нии пять душ — beş can geçindiriyor
там нет ни души́ — orada bir tek can kalmadı, orada cinler cirit oynuyor
на ду́шу — adam başına
на ду́шу населе́ния — nüfus / kişi başına
••душа́ моя́! — canımın içi!
э́то был поэ́т в душе́ — ruhan bir şairdi
он смея́лся от души́ — içinden gelerek gülüyordu
от всей души́ — candan yürekten
откры́ть кому-л. свою́ ду́шу — ruhunu açmak
отда́ть бо́гу ду́шу — ruhunu teslim etmek
ско́лько душе́ уго́дно — canının istediği kadar
пе́сня брала́ за́ душу — şarkı içine işliyordu insanın
-
19 wade into
saldırmak, sert bir dille eleştirmek, girişmek, canla başla çalışmak, dört elle sarılmak* * *yürüyerek geç -
20 for dear life
adv. can havliyle, canla başla, can havli ile, gayret ederek
См. также в других словарях:
canla başla — zf. Seve seve, her türlü yorgunluğu göze alarak, var gücüyle Dünyanın en ilginç ve muhteşem müzelerinden biri olan sarayı güçlendirmek için canla başla çalıştı. T. Halman … Çağatay Osmanlı Sözlük
baş — 1. is., anat. 1) İnsan ve hayvanlarda beyin, göz, kulak, burun, ağız vb. organları kapsayan, vücudun üst veya önünde bulunan bölüm, kafa, ser Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı. N. Cumalı 2) Bir topluluğu yöneten kimse … Çağatay Osmanlı Sözlük
can — is., Far. cān 1) İnsan ve hayvanlarda yaşamayı sağlayan ve ölümle vücuttan ayrılan madde dışı varlık 2) Yaşama, hayat Bir kedi yavrusunu kurtarmak için ipe sarılıp kuyuya iner, canımı tehlikeye koyardım. R. N. Güntekin 3) Güç, dirilik Her şeyde… … Çağatay Osmanlı Sözlük
vardırmak — i, e Varmasına yol açmak, götürmek Hasan la ilgilerini evlenme kertesine vardırmak için canla başla çalışan Mesture Hanım... H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
ait olmak — ilgilendirmek, birinin olmak, birine düşmek Burasını, kendisine ait olsa bu kadar canla başla çevirmeye uğraşmazdı. K. Tahir … Çağatay Osmanlı Sözlük
cansiparanə — f. canından keçərək, canla başla, sədaqətlə … Klassik Azərbaycan ədəbiyyatında islənən ərəb və fars sözləri lüğəti